Köşe Yazısı

TERCİH GENÇLERİN

Üniversitelere yerleştirmede geçerli olan “taban puan barajı” uygulamasının kaldırılmasının ardından ilk kez yapılan YKS’nin sonuçları açıklandı. Maalesef 96 bin öğrenci yine sıfır çekti. İşin burası ayrı bir yazı konusu olarak..

TERCİH GENÇLERİN

Üniversitelere yerleştirmede geçerli olan “taban puan barajı” uygulamasının kaldırılmasının ardından ilk kez yapılan YKS’nin sonuçları açıklandı. Maalesef 96 bin öğrenci yine sıfır çekti. İşin burası ayrı bir yazı konusu olarak kalsın.

Yoğun bir hazırlanma döneminden sonra, umarım hak eden hak ettiği puanı almıştır. Elbette ki sonuçlara sevinenler olduğu kadar üzülenler de olmuştur. Beklediği sonucu alamayanların üzüntüleriyle yaşamadan önümüzdeki sene yapılacak sınav için şimdiden hazırlanmaya başlamaları gerekir. Yeterli puanı alanlar da bölüm ve üniversite tercihleri konusundaki kararlarını bir an önce vermelidirler. Unutmayın, en kötü karar bile kararsızlıktan daha iyidir.

Tercih yapma konusunda işi en kolay olanlar, kararlarını vermiş olanlardır. Onlar ne istediği bilirler ve karalarına kimseyi dahil etmezler; Buna anne babaları da dahildir. Onlar hedeflerini belirlemiş, hangi üniversite, hangi bölüm? gibi soruların cevaplarını çoktan bulmuşlardır. Onlar oturur, beş dakikada tercihlerini yapıp bitirirler.

Gelelim kararsızlara. Bu gençler dışarıdan gelebilecek her türlü öneri ve tavsiyeye açıktırlar. Hele de ebeveynleri üniversite ve bölümler konusunda gerekli bilgiye sahip değillerse işleri bir hayli zor bu gençlerin. Kararsızların en fazla etkilenecekleri kişilerin başında onlara rehberlik eden öğretmenleri gelir. Rehber öğretmenler, öğrencilerini yeteri kadar tanıyorsa onların ilgi ve yeteneklerine göre doğru tercihi yapmalarına elbette yardımcı olurlar. Kararsız olan gençler, işin uzmanı bir rehber öğretmene danışmadan tercihleri yapmamalılar.

Diğer bir öğrenci grubu vardır ki tercihlerini kendi isteklerine göre yapmak yerine anne ve babalarının isteklerine göre yapmak zorunda olanlardır. Yani olmayı isteyip de olamadıkları veya başaramadıkları mesleği çocuklarında görmek isteyen anne babalar, yapacakları seçimlerle çocuklarını mutsuz edeceklerinin farkında değildirler. Bu ailelerden bazıları çocuğunun meslek seçiminin merkezine parayı, bazıları kariyeri, bazıları da her ikisini birden koyarlar. Böyle düşünen ailelere tavsiyem: Tercih kararını çocuklarınıza bırakın. Sizin değil kendi istedikleri mesleği seçsinler.

Doğal olarak bütün anne babalar, çocukları için her şeyin en iyisini isterler. Bunu, yani onlara göre “en iyi”yi yaşam tecrübeleriyle de destekleyerek çocuklarına aktarmaya çalışırlar. Anne ve babaların penceresinden baktığımda bunu gayet doğal olarak görüyorum. Zaten olması gereken de budur. Ancak bu doğallığın içini istemeden de olsa yanlışlarla dolduran anne-babalar çocuklarının kendilerine has bir kişilikleri olan bireyler olarak görmüyorlar ve kendileri için doğru kararı veremeyeceklerini sanıyorlar.

İnsanoğlu, doğası gereği sevdiği mesleği keyif alarak yapar ve başarılı olur. Sevmediği bir meslek ise ona işkence gibi gelir. Yaşamsal mecburiyetinin getirdiği bir işkencedir bu; Yaşamak için dayanmak zorunda olduğu. Çevremize baktığımızda mesleğinde en başarılı olanlar, o mesleği severek yapanlardır. Mesleğini severek yapanlar, akıl ve beden sağlıkları yettiği sürece mesleklerinden kopamazlar. Oysa tercihini kendisinin yapmadığı bir mesleği yapmak zorunda olanlar, emekliliklerini hiç uzatmadan ayrılır ve bir daha da o mesleğin adını ağızlarına almazlar.

Toplumda itibar sahibi olmanın yaptığınız meslekle ilgisi yoktur. İtibar sizin karakterinizde saklıdır. Hangi mesleği yaparsanız yapın karakteriniz oturmamış ve toplumda kabul görmüyorsanız kazanacağınız servetin size kazandıracağı bir itibar olamaz. Toplumda itibarın parasal karşılığı olmaz. Birinci önceliğinizi maddiyat üstüne kurarak onurlu bir yaşam sürdüremezsiniz. Anne babalar olarak birinci görevimiz, çocuklarımızın hangi mesleği seçtiklerine bakmaksızın onları onurlu, vatanını ve milletini seven, cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkan bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır.

Kısacası: Bırakın gençler istedikleri bölümleri, istedikleri şehirlerde okusunlar. Onları kişisel egonuzu tatmin etme aracı olarak görmeyin. Onlar ayrı ayrı birer kişiliktirler. Onlar, gelecekleriyle ilgili kararları verebilecek akla ve mantığa sahipler. Yeter ki siz onlara güvenin ve de ayaklarına bağ olmayın. Onlarla ilgi iyi niyetinizden asla şüphe etmiyorum ama onlara destek olmak isterken aslında köstek olduğunuzu da görün istiyorum.  Onların geleceklerini etkileyecek meslek seçimleri konusunda tercih hakkı vermeyerek geleceklerinin ışığını kıstığınızı bilin. Gelecek onlarınsa bırakalım tercihlerini kendileri yapsınlar. Siz maddi ve manevi olarak arkalarında durun, fikrimizi sorarlarsa yönlendirme yapmadan bildiklerinizi anlatın, bilmiyorsanız da bilen bir uzmana yönlendirin onları.

Bir çift sözüm de gençlere olsun. Gençler, bugün birilerinin sizin adınıza meslek seçmesine boyun eğerseniz hep başkası olarak kalırsınız. Siz, siz olarak kalmak ve kendi hayatınızı yaşamak istiyorsanız kendiniz için en doğrusu olacağından emin olduğunuz mesleği tercih edin.

Tercih sizin…

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL