Köşe Yazısı

OKŞAYAN ELİ SEVMEYENLER TEKMELEYEN AYAĞI ÖPERLER

Siyaseten kader birliği yaptığımız merhum Erbakan, son derece zeki, dünyayı da, Türkiye’yi de çok iyi okuyan bir insandı. Ama maalesef milletimiz, bu kıymeti değerlendiremedi. Siyasi tespitlerinin bugün çok büyük ölçüde..

OKŞAYAN ELİ SEVMEYENLER TEKMELEYEN AYAĞI ÖPERLER

Siyaseten kader birliği yaptığımız merhum Erbakan, son derece zeki, dünyayı da, Türkiye’yi de çok iyi okuyan bir insandı. Ama maalesef milletimiz, bu kıymeti değerlendiremedi. Siyasi tespitlerinin bugün çok büyük ölçüde gerçekleştiğini görüyoruz. Böyle bir şahsiyetin oğluna baktığımızda, yaptığı işler sebebiyle üzülüyoruz. Zira merhum Erbakan, başta oğlu olmak üzere tüm Milli Görüşçülere, dikkat çekici konuşmalar yaparak, fikirlerini miras bıraktı.

Merhum Erbakan’ın oğluna, sözüm ona Milli Görüşçülere ve Milli Görüşten ayrılanlara yaptığı konuşmalara gelince;

1- Bu ülke, işgalden kurtulmak istiyorsa, bizati AKP’den kurtulması lazım. Zira işgal güçlerinin iş ortağı AKP’nin kendisidir.

2- AKP’yi İsrail iktidar yaptı. AKP’ye oy veren, Yahudi’ye oy vermiş olur. AKP’ye oy vermek cehenneme bilet almak gibidir.

3- Hiçbir şey yaptıkları yok! Bunlar sadece seyrediyorlar. Yapan Siyonizm. Bunlar su üzerinde sürüklenen yapraklardan ibarettir.

4- AKP’yi iş başında tutmak, Siyonizm’in 20. Haçlı seferini hedefine ulaştırmak için ona vazifedir.

Bu çarpıcı tespitleri yapan merhum Erbakan, sözüm ona Milli Görüşçülere ve oğluna anlatamamış olacak ki, oğlu da ve ‘hocam’ diye etrafında bulunanlar da Erbakan’ın söylediklerinden nasiptar olamamış, hocanın göstermiş olduğu hedeflerden sapmış ve hocayı bir nevi yalanlayacak tarzda AKP’nin kucağına oturmuşlardır.

Mahdum, önce Erbakan Vakfını kurmak suretiyle, siyaseten Milli Görüşçüleri sömürmeye başlamıştır. Parasal destek bulunca da Yeniden Refah Partisini kurarak, Saadet Partisine en büyük darbeyi vurmuş, böylece Milli Görüşün tek sahibi olan Saadet Partisini parçalamaya çalışmıştır. Bu hareketleriyle de Ak Partiyi nefeslendirmiştir. Zira Ak Partinin en büyük korkusu Saadet Partisidir.

Merhum Erbakan diyor ki; “AKP neden en çok Saadet Partisinden korkuyor, biliyor musunuz? Hırsız en çok ev sahibinden korkar da ondan.” Bu sözlerin babasına ait olduğunu bilmesine rağmen, babasına karşı tavır koyandan hayır beklenemez. Buna rağmen mahdumun arkasında duranlar, parasal yardımlarda bulunanlar akıl tutulmasına uğramıştır. Zaten Milli Görüş gömleğini çıkaranların kahır ekseriyetinin, siyaseten güvenilirlik açısından kıymeti harbiyeleri kalmamıştır. Aynı hastalığa tutulmuş olan mahdum da, bunca ikazlara, söylemlere aldırış etmeden Ak Partiyle kucaklaşabilmiştir. Böylece arkasındakilere de vefasızlık örneği sergilemiştir.

Ayrıca merhum Erbakan; “Bak ne diyorum! Beni dinliyor musun? Vergi, faiz ve haksız kazançla seni inim inim inletenlere oy verme” diyerek, herkesi ikaz etti. Buna rağmen mahdum Erbakan, Cumhur İttifakına katıldı. Merhum Erbakan’a en büyük darbeyi vuran Tayyip Erdoğan’ın seçim meydanlarında elini kaldırdı. Böylece tıynetini âleme göstermiş oldu. Hem de mürşidi Dr. Doğu Perinçek’i dinleyerek bu işi yaptı. Babadan oğluna ve sözüm ona Milli Görüşçülere nasihate gelince;

· Hidayetiniz kararır.

· Hayırla şerri birbirinden ayıramaz hale gelirsiniz.

· Hayra hizmet ediyorum zannıyla şerre hizmet edersiniz.

· Son olarak da helak olursunuz.

Bu nasihatlere önce oğlun ve sonra da onu takip edenlerin kulak asmadıklarını görüyoruz. Necmettin Erbakan’ı daha önce dinleyenlere, yeri göğü ‘Mücahit Erbakan’ diye inletenlere şimdi ne oldu? Sesleri niçin çıkmıyor? Dünyevileşme adına her kılığa girmek Milli Görüşçülere yakışıyor mu? Bunca kepazelikleri görmelerine rağmen, maalesef Milli Görüşçü olduğunu iddia edenler, bunları alkışlamaya devam ediyor. Milli Görüşçüyüm demek, özde olmalı, sözde olmamalıdır. Necmettin Erbakan için ölmeyi bile göze alanların, açıklamalarına rağmen sessiz duran ve duymamazlıktan gelenlerin, yanlış yola sapmış evladın arkasından gitmeleri, söylemlerinde samimi olmadıklarını gösteriyor. Hele hele evlat diye itibar gören kişiye inanmaları, akıl tutulması değil de nedir?

Bunların kahır ekseriyeti samimiyet imtihanında, maalesef sınıfta kaldılar. Çünkü hâlâ bir hayalin peşinde koşuyorlar. Kendileri himmete muhtaç, bunların kime faydası olur, cai sualdir. Allah hiç kimseyi oğul Erbakan’ın durumuna düşürmesin. Babasının nasihatlerini dinlemeyen evlat olarak yaşamak bir zulümdür. Çok yazık. Söz dinlemeyenlere de yazık. Onların peşinde koşanlara da yazık. Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. “Ya Rabbi bu hayatı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.” Selam doğru yola uyanlara olsun.

İsmail MÜFTÜOĞLU.M.GAZETE. – 11.08.2023

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL