Köşe Yazısı

KAYBOLAN GENÇLER

Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, fırsat eşitliği ilkesine bağlı kalarak eğitimde vardıkları seviye ile de ölçülür. Yani ekonomik gücü olanların her türlü olanaklarından yararlanıp yoksulların yararlanamadığı bir eğitim sistemi, toplumsal sorunları büyütür..

KAYBOLAN GENÇLER

Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, fırsat eşitliği ilkesine bağlı kalarak eğitimde vardıkları seviye ile de ölçülür. Yani ekonomik gücü olanların her türlü olanaklarından yararlanıp yoksulların yararlanamadığı bir eğitim sistemi, toplumsal sorunları büyütür ve bu da birtakım fırsatçıların işini kolaylaştırır. İşte bu noktada sosyal devlet anlayışı devreye girmeli ve eğitime gereği gibi ulaşamayan gençlere pozitif ayrıcalık yaparak onların sorunlarını çözmelidir.

Daha geçen hafta tıp fakültesi ikinci sınıfına giden bir öğrencinin ardında bıraktığı video ile yaşamına son vermesi ülkemizdeki yoksul gençlerin içine düştüğü çıkmazı ve fırsatçı zihniyeti anlatan önemli bir örnektir. Bu gencin neden devletin yurdunda olmadığı sorgulanmalı. Sadece yurt mu çıkmadı ya da yurt dışındaki masraflarına da yetecek düzeyde ekonomik gücü mü yoktu? Daha da ileri giderek şu soru da sorulmalı: İnsanların yoksulluklarını fırsat bilerek onları kötü emellerine alet etmek isteyenler mi var? Bu soruya çoğumuz “evet” diyoruz. Oysa ülkemiz, kötü emeller besleyip dini de kendilerine kalkan eden bu tür yapıların acı tecrübesini yaşadı. Demek ki gereken dersi çıkarmamışız. Devletin dini eğitimle ilgili yeteri kadar kurumları varken çocuklarını oralara gönderen ailelerin de bunda sorumluluğu olduğunu unutmamalıyız.

Madalyonun bir de öteki yüzü var ki onu görmezden gelerek üniversitelerdeki bu sorunu çözemeyiz. Şuna emin olun ki ortaöğretim düzeyinde de böyle yurt ve öğrenci evlerinin sayısı az değil.

Kişisel iradeleri baskı altına alınıp özgürlük alanları daraltılan bu gençler zamanla yaşama sevinçlerini yitirip yaşamlarına son verme noktasına gelebiliyorlar.

Bütün bu sorunların çözülmesi için öncelikle yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. İşe ortaöğretimdeki yurtlar kapatılarak başlanmalı. Oradaki gerçekten yoksul aile öğrencileri devletin yatılı okullarına aktarılmalı ve masrafları devlet tarafından karşılanmalı. Yani üniversite düzeyindeki bu tarz yurt ve öğrenci evlerinin kaynağı aşağıda kurutulmalı. Bataklığı kurutursak sivrisinekler yaşam alanı bulamazlar. Devlet, anayasamızın emrettiği laiklikle, eğitimle, barınma hakkı ile ilgili emredici hükümlerinin gereğini mutlaka yerine getirmelidir.

Her ile üniversite açmakla övünenler, yarattıkları üniversiteli işsizler ve yaşama sevinçlerini kaybeden gençler için ne diyecekler? Bari arkada kalanları kurtaralım…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL