Köşe Yazısı

SAVAŞA HAYIR

Bizler, her ne kadar “savaşa hayır” desek de emperyalist düşüncenin hakim olduğu dünyamızda her birkaç senede bir savaş tamtamları çalar. Çünkü emperyalizmin beslenme kaynağı savaştır. Doymayan gözleri, binlerce kilometrelik mesafeden..

SAVAŞA HAYIR

Bizler, her ne kadar “savaşa hayır” desek de emperyalist düşüncenin hakim olduğu dünyamızda her birkaç senede bir savaş tamtamları çalar. Çünkü emperyalizmin beslenme kaynağı savaştır. Doymayan gözleri, binlerce kilometrelik mesafeden avlarını görür, akbabalar gibi onu parçalayıp yemenin hesaplarını yaparlar. Avlarını ele geçirmek için ya kendileri gelirler ya da maşa olarak az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri kullanırlar. Bazen de oralarda büyütüp besledikleri ortaçağ kafalı örgütlerden yardım alırlar. Çıkardıkları savaşlar sayesinde ürettikleri silahları hem deneme hem de pazarlama imkanına kavuşurlar. Ben buna “doğrudan sömürü” diyorum. Ayrıca kendini güvende hissetmeyen diğer güçsüz devletler, savunma güçlerini kuvvetlendirmek için silah edinmek zoruna kalırlar. Adres bellidir. Avuçlarını ovan emperyalist devletler onları kapıda karşılar. Ver silahı, al parayı. Garibim ülkeler, halkının refahına ayıracakları paraları silahlara vermek zorunda kalırlar ki buna da “dolaylı sömürü” diyorum. Şu gerçeği hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım: Emperyalizm kandan beslenir. Acıktı mı hemen harekete geçer. Çocukların kanı, anaların gözyaşları, onların umurunda değildir.

Kişi ya da devletlerin karşısındakileri düşman gibi görmesi sosyolojik olarak sorunlu bir yaklaşım şeklidir. İşte emperyalizm de böyle bir bakış açısına sahiptir. Bölüşmeyi değil hepsini yemeyi ister. Gözleri hiç doymaz.

Bu çağda, gerekçesi ne olursa olsun Rusya’nın Ukrayna’yı işgali kabul edilemez. Sorunları çözmenin barışçıl kanalları dururken gücüne güvenerek işgal yolunu seçmenin izah edilebilir bir yanı yoktur. Bizim, komşu iki ülkeye de aynı mesafede durmamız ve onları uzlaştırma yolunda çaba sarf etmemiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin de gereğidir. Atatürk: “Ulusun yaşamı tehlikeye düşmedikçe savaş cinayettir.” diyerek barıştan yana olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Ülkemizin barış konusundaki çabalarını destekliyor ve bir an evvel sonuç vermesini umuyorum. Zira savaşla geçen her gün hem taraflara hem de dünyaya telafisi uzun yıllar alacak zararlar veriyor. Kimsenin “bana ne” deme lüksü yoktur. Emperyalizm yılanı menfaati olduğu sürece herkesi sokabilir. En yakın örnekler gözlerimizin önünde duruyor. 11 Eylül saldırıları bahane edilerek işgal edilen Afganistan’da, elinde biyolojik ve kimyasal silahlar olabileceği bahanesiyle işgal edilen Irak’ta yaşanan dramları tüm insanlık gördü. Emperyalizmin uydurduğu bahanelerin bedelini milyonlarca masum insan canı ve kanıyla ödedi.

Teknolojinin geldiği noktada bilgimizi ve sermayemizi ölümcül silahları üretmekte kullanacağımıza, tıpkı Covid-19’da olduğu gibi insanlığın yararına işlerde kullanırsak dünyamız daha yaşanılır olmaz mı?

Her türlü işgale ve savaşa hayır…

 

 

YORUMLAR (1)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL