Köşe Yazısı

RAMAZAN KOLİSİ

Kültürümüzün en önemli değerlerinden biri de yardımlaşmadır. Bizim insanımız, komşusunun açlığını kendi açlığı gibi algılar ve sofrasındakini onunla bölüşür. Tanıyıp tanımadığına bakmaksızın kendine uzanan eli ya tutup lokantaya kadar götürür ve karnını doyurur ya da elindekini ortadan bölerek ona uzatır. Bunu, hem dini inançlarınıngereği hem de insani duygularıyla yapar.Yardımlaşma konusundaki toplumsal duyarlılığımız ramazan ayında doruk noktasına ulaşarak devam eder.

RAMAZAN KOLİSİ

Bizim insanımız kendine verilen yardım kolisini boynunu bükerek alırken mahzunlaşır. Bir yanı kanar hep. Kolileri veren veya getirenin niyeti ne kadar iyi olursa olsun o, vicdanında kendini ona borçlu hisseder. Oysa insanımız ramazanda kapısına gelecek yardım kolilerini değil onuruyla çalışıp, alın teri dökerek kazandığı parasıyla aldığı kolileri evine götürmek istiyor.

Sosyal devlet olmanın koşullarından biri de ihtiyaç sahibi ailelere gereken desteğin yasalarla verilmesi, onların da insanca yaşamalarının sağlanmasıdır. Gerek devlet yetkilileri gerekse yerel yöneticilerimizin yaptığı açıklamalardan görüyoruz ki son yıllarda yapılan bu yardımların miktarı ve sayısı üst seviyelere yükselmiş. Bu aslında ülkedeki yoksulluğun hangi noktaya geldiğini de gösteriyor bize. Devleti idare edenler, ne kadar insana iş sağladıklarıyla değil de ne kadar insana yardım yaptıklarıyla övünmeye başlamışlarsa şapkalarını çıkarıp önlerine koymalılar. Yoksulluğun neden bu denli arttığının özeleştirisini yaparak çözüm üretmeliler.

Ülke olarak gelir adaletsizliği batağına girmiş durumdayız. Ülkemiz çalışanının % 50’sinden fazlasının asgari ücretli olduğu sürece gelir adaletini sağlamanın mümkün olmayacağını hepimiz biliyoruz. Her defasında bizi kıskandığını söylediğimiz Almanya’da, çalışanların içindeki asgari ücretli oranı % 6’larda. Gelirdeki bu adaletsizlik ortadan kaldırılmadığı sürece bu yoksulluk devam edecektir. Kolilerin biri gelir biri gider durur.

Oysa bir azınlık grup var ki ülkemizde iftar sofralarında yok yok. Ballı, yoğurtlu, hurmalı iftar sofralarında oturanlar,manav tezgahlarındaki patlıcan, biber, domates ve salatalığı uzaktan izleyenlere de sabır tavsiye ediyorlar. Bu dünyada sabır edenlerin öteki dünyada mutlu olacaklarını söyleyip duruyorlar. Garibim de onları yiyip doyuyor herhalde!Umut ve nasihat bedava bu ülkede. Yiyebildiğin kadar ye…

Şunu unutmayalım ki, alın teriyle dolduracağı kolilerini,umut tacirlerinin boş vaatleriyle doluramazan kolilerine tercih eder bu millet…

Dileğimiz ve beklentimiz, ulusumuzun başkalarından gelecek yardım kolilerine muhtaç olmadan onuruyla yaşayacağı güzel günler bir an önce gelmesi.

YORUMLAR (5)

  1. Durmuş diyorki:

    20 yıllıkiktidar var ama para yok eskiden de para vardı yiyecek yoktu çünkü sağ iktidar her zaman halkı açlığa mahkum ediyor.

  2. Nurettin diyorki:

    Neden koliye muhtac duruma düşürüldüğümüzü sorgulamayı bilmezsek kaliteli yasam seviyesine ulaşamayiz

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL