Köşe Yazısı

ÖTV, KDV, MTV

Hükümet, yılın ikinci yarısı için işçi, memur ve emekli maaşlarına bütçe imkanları ölçüsünde zam yapıldığını açıklar açıklamaz kafamıza dolaylı vergi taşları yağmaya başladı. Oysa emeklilerin büyük bölümüne hiçbir artış da..

ÖTV, KDV, MTV

Hükümet, yılın ikinci yarısı için işçi, memur ve emekli maaşlarına bütçe imkanları ölçüsünde zam yapıldığını açıklar açıklamaz kafamıza dolaylı vergi taşları yağmaya başladı. Oysa emeklilerin büyük bölümüne hiçbir artış da yapılmadı. Kök maaş, diye bir terim icat ettiler, sizin maaşınızı daha evvel 7.500 TL’ye yükseltmiştik, deyip 2024’ü beklemelerini tavsiye ettiler. Diğer emeklilereyse TÜİK’in, kimsenin inanmadığı enflasyon üzerinden “bir parça” zam yapıldı. Çalışan memura verilen seyyanen artış, emeklilere verilmeyince aradaki makas iyice açıldı. Bu uygulama, başlı başına adaletsizliktir, emeklilere zulümdür.
Yetkililere şunu sormak isterim. Bu ülkenin çalışan memuruyla emekli memuru farklı ülkelerde mi yaşıyorlar? Ya da emekli memura indirim yapılıyor da bizim mi haberimiz yok?
Gelelim işin en can alıcı kısmına. Yapılan maaş artışlarını henüz insanların eline geçmeden dolaylı vergiler dediğimiz Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Katma Değer Vergisi (KDV) ve Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) yoluyla geri aldınız. Ödediğimiz vergiyi, tekrar ödememizi istiyorsunuz. Kaşıkla verdiğinizi, hem de daha tencereye girmeden kepçeyle geri istiyorsunuz.
Fedakarlık, yine çalışanlar ile emeklilere düştü. Kepçeler, itibardan tasarruf olmaz, diyenlerin tencerelerini doldururken sabit gelirlininkini boşaltıyor. Dolaylı vergilerle bütçe açığını kapatmaya çalışmak, ülkedeki yoksulluğu artırır.
Arabaları tekerlekli vergi dairesine döndürdünüz. Üstelik marka olarak lüks arabaları da garibanın zor yürüyen arabasıyla eşdeğer gibi vergilendiriyorsunuz. Alkol ve sigaraya yaptığınız zamlarla insanların yaşam tarzına doğrudan müdahale ediyorsunuz. Pırlantadan ve lüks yatlara verilen yakıtlardan az KDV alınırken üreticinin tarlasını sürmek için aldığı mazotun KDV’sini kaldırmak aklınıza gelmiyor mu? Üreteni değil lüks tüketeni koruduğunuzu görmüyor musunuz? Seçimden önce ekmek fiyatlarının artmaması için üreticiye yaptığınız desteği de kaldırdınız, ekmek fiyatları fırladı. Çarşı pazardaki süt ve süt ürünlerinin fiyatları kontrol edilemez hale geldi. Akaryakıta bir gecede yapılan 6 TL’lik artış otomatik olarak iğneden ipliğe “zam”a dönüştü. Düşürmeye çalıştığınız enflasyonla böyle mi mücadele edeceksiniz?
Yıllardır uyguladığınız ekonomik politikaların ülkeyi çıkmaza sürükleyeceğini söyleyen iktisatçıları vatan haini ilan ederek “Nas” tan vazgeçtiniz. Dün faiz indiriminin altına imza atanlar, şimdi de artması için imza veriyorlar. Oysa değişen sadece başkan. Demek oluyor ki “sen imzala” emri, onların fikirlerini değiştirmeye yetiyor. Hani diyorlardı ya, akşam başka sabah başka. Tam da kendilerini tarif ediyorlarmış.
Vergi kutsaldır, diyoruz ya! Kutsal olan vergi, kazançtan alınan vergidir. Bordroluların ödedikleri vergilerdir kutsal olan. Onda emek vardır, alın teri vardır, nasırlı eller vardır. Oysa yıllardır yaptığınız vergi aflarıyla, alın terinin patronlar tarafından çalınmasına göz yumdunuz. Hiçbir vergi affı, işçi, memur ve emekli için yapılmıyor. Çünkü onların devlete vergi borcu olmaz. Kısacası vergi afları vatana ihanettir. Fakirden alıp zengine vermenin kılıfıdır. Bu da yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olması anlamına gelir.
Gelelim işin fedakarlık yanına. Başı dara düşünce uşağından fedakarlık bekleyen ağalara döndünüz. Kazançtan vergi almayı hiç aklınıza getirmiyorsunuz. Bunu belki de bir tercih olarak düşünüyorsunuz. Vurun abalıya, deyip garibanın başına çöküyorsunuz. Kaçırılması imkansız olan dolaylı vergileri artırırken orada da yoksulla zengini eşitliyorsunuz. Kimse kimseye “Nereden buldun?” demiyor. Bir iki senede ülkenin sayılı zenginleri arasında yer alanlara kimse bir şey sormuyor. Altında 4×4 jeeplerle dolaşanların ne kadar vergi verdiğini kimse sorgulamıyor. Her türlü keyfi harcamalarını gider gösterip şirketlerini zarara uğratan ve hiç vergi vermeyen kan emicileri görmezden gelip devletine karşı her türlü sorumluluğu yerine getirenleri “enayi” yerine koyuyoruz.
Sayın Şimşek, bırakın gariban işçi, memur, emekli ve üreticinin peşini. İşe saraydan başlayın. Sırtını devlete dayayarak şatafatlı hayat sürenlerin peşine düşün. Üç dört maaşlı, gözü doymayanları evlerine gönderin. İkinci maaş gibi dolaylı gelir kapılarını çıkaracağınız etik yasalarıyla kapatın.
Bu aziz millet, ülkesinin refaha çıkması için her türlü fedakarlığa katlanır. Yeter ki fedakarlık isteyenlerin de fedakarlık yaptığına inansın.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL