Köşe Yazısı

MÜLAKAT

Anadolu’da çok hoş ve hoş olduğu kadar da gücü sembolize eden bir kelimedir orta direk. Bu, kimi zaman evin altına konan ve evin tüm ağırlığını taşıyan kalın direktir, kimi zaman..

MÜLAKAT

Anadolu’da çok hoş ve hoş olduğu kadar da gücü sembolize eden bir kelimedir orta direk. Bu, kimi zaman evin altına konan ve evin tüm ağırlığını taşıyan kalın direktir, kimi zaman evin babası, kimi zaman anası, kimi zaman da dedesidir. Yani sembolize ettiği ne varsa hepsi için en önemli gücün o olduğuna vurgu yapılmasıdır. Onun gücüne inanılır ve güvenilir. Ondaki güç kaybı yıkımı ifade eder. Devletler için de o direk “adalet” tir. Onu ayakta tutar. Her vatandaş gücünü ondan alacağına inanmalı ve ona güvenmelidir.

Bu ülkede üniversite okumak gerçekten çok zor. Her yere üniversite açmakla övünürken onların barınma sorununu dahi çözemedik. Geri ödemeli verilen kredilerin yarısı yurt ücreti olarak geri alınıyor. Eskiden bu kadar da değildi demek, bugünkü sorunları ortadan kaldırmaz. Çünkü bu zaman, o eski zaman değil artık.

Zor şartlar altında okullarını bitiren öğretmenlere “dur, bir de biz bakalım, öğretmenlik yapabilir misin?” diyerek, adına “mülakat” dedikleri ama toplumda karşılığı “torpil” olarak algılanan bir engel daha getiriyoruz. KPSS dediğimiz ve herkesin eşit koşullarda girdiği seçme sınavından sonra yapılan mülakatın iyi niyetli olduğunu kimse bana anlatmasın. Buna kargalar bile güler.

Mülakatta neyi ölçtüklerini hep merak ettim. Bilgiyi mi ölçüyorsunuz? Onu zaten KPSS ile devlet yapıyor. Tehlikeli biri mi acaba? diye de kontrol yapamazsınız çünkü onu da devlet sicil kaydı veriyor. Eee, mülakatçıların işi ne o zaman? Sanırım herkes bu sorunu cevabını iyi biliyor. Ey mülakatçılar, yarın bir gün KPSS’de derece yapan evladınız bu yolla elenirse kime ne diyeceksiniz? Devletin, bilgisini ölçtüğü ve adaletin de “temiz” belgesi verdiği evladınızın geleceği mülakatçıların iki dudağının arasında olmamalı. Bunun vebalinin altında kalırsınız.

Bilgisiyle girdiği yarışı bilgisiyle bitiremeyeceğine inanan genç devletine küser. İlk fırsatta ülkesini terk etmeye çalışır. Yurt dışına göçmek zorunda bıraktığımız bilim adamlarımızın oralardaki başarılarıyla övünürken onların ülkelerini terk etmelerine neden olanların vicdanları sızlamıyor mu? Sahip olduğu bilgi ve belgesiyle üniversitede hocalık yapabilecek bu gençler Anadolu’nun en ücra köşelerinde öğretmen olmayı tercih ediyorsa size bunu takdir etmek düşer.

İdealleri olan bu genç öğretmen adaylarına kıymayın beyler. Yapın sınavınızı, sıralamasına göre atayın onları. İçinizde onlara karşı bir kuşku varsa sınav öncesi gerekli güvenlik araştırmalarını yapın ve kanuni engeli olanları sınava almayın. Bu anlaşılır ama kanunların suçlu görmediği bu gençlerin güvendiği, devletin orta direği olarak gördükleri adalet duygularını, mülakat dediğiniz sistemin dişlilerinde törpülenip yok olmasına müsaade etmeyin.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL