Köşe Yazısı

MADALYONUN İKİ YÜZÜ VAR

Milli Görüş dini, dili, rengi, cinsiyeti, mezhebi ve meşrebi her ne olursa olsun, herkes için insan hak ve hürriyetlerinin temin edildiği, şiddet içermemek kaydıyla fikir ve düşünce özgürlüğünün serbest olduğu,..

MADALYONUN İKİ YÜZÜ VAR

Milli Görüş dini, dili, rengi, cinsiyeti, mezhebi ve meşrebi her ne olursa olsun, herkes için insan hak ve hürriyetlerinin temin edildiği, şiddet içermemek kaydıyla fikir ve düşünce özgürlüğünün serbest olduğu, inanma ve inancını yaşama, yayma ve eğitimini verme serbestisinin sağlandığı hayat modelinin adıdır.

Milli Görüş vergi ve gelir dağılımının hakkaniyete göre bölüşülmesini, tüketime dayalı ekonominin ve israfın değil, üretime dayalı reel ekonominin esas alınmasını; herkese insanca yaşayabileceği şekilde iş ve aş temin edilmesini; faiz-döviz-borsa üzerine kurulu üçkâğıt ekonomisine değil, alın terine ve emeğe değer verilmesini öngörür.

Milli Görüş ekonomik bağımsızlık kazanılmadan siyasal bağımsızlığın kazanılamayacağını benimsediğinden, ülkemizde en kısa zamanda ağır, hızlı ve yaygın sanayinin , Milli Harp Sanayinin, bilimsel ve teknolojik tesislerin en kısa zamanda kurulmasının zaruretine inanır; bunu için çalışır, gayret gösterir. Bu itibarla, Milli Görüş maddi ve manevi kalkınmanın alt yapı projesidir.

Milli Görüşün temelinde kimsenin hakkını yememek ve kimseye de hakkını yedirmemek; haksızlığa ve zulme mani olmak, hakkın ve adaletin tesisi için mücadele etmek; zulmetmemek ve zulme de uğramamak ilkeleri önemli bir yer tutar.

Milli Görüş zulmün, dayatmanın, düşmanlığın, hırsızlığın, arsızlığın, haksızlığın, savaşın, ölümün değil; adaletin, hürriyetin, dostluğun, barışın, huzurun, güvenin, sevgi ve saygının, hoş görünün ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünya düzenini gaye edinir.

Milli Görüş başkalarını taklit etmeyi ve özentiyi değil, insanımızın özüne ve benliğine dönmesini; kültürüne, medeniyetine, tarihine, örf ve ananelerine sahip çıkmasını, milli ve manevi değerlerine bağlı kalmasını tavsiye eder.

Milli Görüş sadece Türkiye insanı veya İslam Alemi için değil, tüm dünya insanları için huzur ve saadeti hedefler. Milli Görüş gücü-parası bulunanı, imtiyaz sahibi olanı değil, Hakk’ı ve haklı olanı üstün tutan; zalimi, ezeni, horlayanı değil, mazlumu, ezileni, dışlananı, ötekileştirileni savunan bir görüştür.

Biz Milli görüşçüler yükümüzün ağır ve sorumluluğumuzun büyük olduğuna inandığımız için, köylerimizi, beldelerimizi, şehirlerimizi adım adım gezerek, elimizden geldiği, dilimizin döndüğü kadar, gücümüz nispetinde insanlarımıza bunları anlatmaya gayret ediyoruz. Buna rağmen ulaşamadığımız insanlarımızın teşkilatlarımıza gelerek, bilgi almalarını; veya bizleri davet ederek, kendilerini bilgilendirme konusunda yardımcı olmalarını rica ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki, oy vermek onay vermektir. İnsanlarımız bilmeliler ki, kendi iradeleri ile işbaşına getirdikleri idarecilerin, hem faydalı hem de zararlı icraatlarının neticelerinden kendileri de sorumludurlar, hatta ortaktırlar.

Bizler görevimizi ihmal edersek, yanlış tercih yaparak başkalarının zulme uğramasına, mağdur olmasına sebep olan insanlarımız, Mahşer Günü yakamıza yapışıp: “ben bu insanlardan davacıyım Ya Rabbi! Bunlar bizi ikaz etmediler, doğruları anlatmadılar, yanlış yapmamıza göz yumdular. Hakikatleri bize anlatsalardı şimdi biz bu halde olmazdık.”deme haklarına sahip olurlar. Bizler bu vebalin altından kalkamayacağımızı bildiğimiz için 365 gün çalışıyor, gayret ediyoruz.

Amma ve lâkin; bir kısım insanlar bizi dinlemek, anlamak istemiyorlarsa; anladıkları halde anlamamazlık rolünü oynuyorlarsa; bu davanın tebliğcileri olması gerekirken; bir şekilde, veya makam-mevki-menfaat uğruna bildikleri hakikatlere sırtını dönüyorlarsa, o zaman madalyonun öbür yüzüne bakmak gerekir. Bu durumda, söz konusu insanlar, yaşama hakkına sahip olduğumuz huzur ve saadet dolu hayata mani olduklarından; iki dünyamızı da berbat ettiklerinden kul hakkına tecavüz etmiş olurlar ki, bu hak kolaylıkla helâl edilecek kategoride değildir.

Musallâ taşına yatıldığında, insanlarımızın nezaket icabı “iyi biliriz” demelerine, haklarını helâl etmelerine güvenenler, Ruz-i Mahşer’de perişan olmaktan kurtulamazlar. İslâm’ı ve kul haklarını bu kadar basite indirgemek doğru değildir. Kimse, nefsinin esiri olup, kendini aldatmasın. Musallâ taşında helâl edilecek haklar vardır ama, helâl edilmeyecek haklar da vardır.

Her türlü engellere ve zorluklara rağmen, doğruları, güzellikleri, iyilikleri ve Hakk’ı anlatan; bu uğurda her türlü fedakârlığa katlanan dava erlerine mani olmanın, kulak tıkamanın, ciddiye almamanın ve neticede insanlığın dünya ve âhiretinin zayi edilmesine sebebiyet vermenin, kul hakkını ihlâl olmadığını iddia edebilecek bir baba yiğit var mıdır? Allah’ın huzurunda toplandığımızda bir kısım insanlar bizden hak istemesin diye çırpınıyoruz, doğru bildiklerimizi anlatıyoruz. Bu anlamda bir kısım insanlar haklarımızı gasp ederse, bu haklarımızdan vazgeçmeyeceğimizin de bilinmesini istiyoruz. Neticede madalyonun iki yüzü vardır, böyle biline.

Selâm Hakk’a tabi olanlara….

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL