Köşe Yazısı

KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR

Yıl 1924 Köy Kanunu ile Köyler Cumhuriyet tarihinin en köklü ve önemli kurumlarından birisi oluyor. Köy statüsü sil baştan belirleniyor. O dönemde “Köylüye yatırım ülkeye yatırım” fikri ön planda. O yıllarda Savaştan, yokluktan, sefaletten bitap düşmüş halk köyüne toprağına kavuşuyor. Yeniden dirilişin, şaha kalkışın tohumları atılıyor. Köylü toprağını ekip biçmeye başlıyor.

KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR

O tarihlerde ülkemizi yönetenler kalkınmanın, üretimle ve sanayileşme ile olacağının bilincindeler. Köylere, köylüye daha çok yatırım yapılıyor. Köylüyü eğitmek bilinçlendirmek gerektiğini biliyorlar. 17 nisan 1940’da Köy Enstitüsülerini açıyorlar. Dünyada görülmemiş sadece ülkemize özgü bir proje. Amaç; öğretmen yetiştirmek. Sadece öğretmen yetiştirmek değil, kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini inşa edebilmelerini, tarım ve hayvancılığın en ince ayrıntılarına kadar öğrenmelerini sağlamak. Yani birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırmak.

Aradan yıllar geçiyor. Hükümet, 12 Kasım 2012’de Büyükşehir Yasası’nı değiştirerek 30 ilde 16 bin 220 köyü mahalleye dönüştürüyor. Türkiye’deki 34 bin 434 olan köy sayısı neredeyse yarı yarıya azalarak 18 bin 214 köye düşüyor. Yine aynı değişiklikle, 1053 belde mahalleye dönüştürülüyor. Yasa, 2012’de çıkarıldıktan sonraki ilk yerel seçimde 30 Mart 2014’te uygulamaya geçiyor.

Geçen süre zarfında çok önemli sıkıntılar yaşanmaya başlanıyor. Mahalleye dönüşen köylerin ve beldelerin ortak kullanılan tüm malları, meraları, taşınmazları bağlandıkları belediyelere geçiyor. Köylülerin hayvanları için ahır ve benzeri yapıları yapmaları zorlaştırılıyor. Hayvancılık yapanlar “koku yapıyor” diye şikayet edilerek bulundukları yerlerden uzaklaştırılmaya zorlanıyor. Tarımsal üretim, özellikle hayvancılık yapanlar için her geçen gün daha zor hale geliyor. Tarım alanları imar değişiklikleri ve benzeri uygulamalarla amaç dışı kullanıma açılıyor. Ne ilginçtir ki; mahalle statüsüne geçirilen köyler, konum ve doğal  güzellikleriyle göz kamaştırıyor. Tarım yapılabilen ve doğal güzellikleri olan değerli  arazilerinin çoğu, günümüzde Araplara satılmış durumda.

Günümüzde gelinen noktada, köylünün ürettiği her şeye muhtaç olmuş durumdayız. Köyleri mahalle yaparsanız, tarım alanlarını imara açıp yabancılara satarsanız, yapanlara, satanlara dur demeyip seyirci kalırsanız bugün, domates 30 TL biber 50 TL’diye şikayet etmeyeceksiniz. Yıllar öncesinden Mustafa Kemal Atatürk “Köylü milletin efendisidir.” demekle ne anlatmak istemiş bir değil bin kez daha düşüneceksiniz.

Sağlıcakla…

Gazete Damgadan alıntıdır.

YORUMLAR (1)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL