Köşe Yazısı

HÜKÜMET DE MUHALİF

Demokratik ülkelerde siyasi partiler ülkeyi yönetmeye taliptirler. Programlarında ülkenin ve milletin refahı ve huzuru için neleri, nasıl yapacaklarını da topluma yazılı olarak bildirirler. Program ve söylemleri toplum tarafından karşılık bulan..

HÜKÜMET DE MUHALİF

Demokratik ülkelerde siyasi partiler ülkeyi yönetmeye taliptirler. Programlarında ülkenin ve milletin refahı ve huzuru için neleri, nasıl yapacaklarını da topluma yazılı olarak bildirirler. Program ve söylemleri toplum tarafından karşılık bulan parti, yapılan seçimlerde çoğunluğu alınca iktidara gelir ve ülkeyi yönetmeye başlar. Ta ki yeni seçimler olup da çoğunluğu kaybedinceye kadar devam eder bu. Diğer partiler ise artık muhalefet olarak iktidarın takipçisidirler. İktidarın yaptıklarında yanlışları varsa eleştirir, kendilerince nasıl olması gerektiğini de halka açıklarlar. Yani iktidar yapar, muhalefet eleştirir. Demokrasilerde normal olanı da budur. Garip olan, yirmi senedir iktidarda olmalarına rağmen ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu onların da eleştiriyor olmaları. Yani hem iktidar hem de muhalefet gibiler.
Enflasyon son yirmi yılın en yükseğine çıkarak % 69,97 olmuş. O da, resmi olarak açıklanan. Toplumun hissettiğinin bunun iki katı olduğunu çarşı pazarda görüyoruz. Buna rağmen, iktidar sahipleri, ellerine her mikrofonu aldıklarında: “Enflasyonu yine biz düşürürüz.” diyorlar. Alkışlayanlar ise elleri önlerinde, biat edercesine dinliyorlar. Biri de çıkıp: “Düşür o zaman kardeşim, elini tutan mı var?” diyemiyor. Adeta ülkenin geldiği noktanın, hayat pahalılığının sorumlusu muhalefet partileriymiş gibi onlara saldırıyorlar. Utanmasalar bütün bunların sorumlusu, şu muhalefet, diyecekler.
Taneyle alınan meyveler, dilimle satılan karpuz, gramla alınan peynir ve zeytin… Mahalle bakkalları da kalmadığı için o da mümkün olmuyor ya! Neredeyse kuyumcuda satılacak hale gelen ayçiçek ve zeytinyağı…
Hayat pahalılığında geldiğimiz nokta bu olmasına rağmen halka önerilen ise, öğünlerini azaltmaları, hayvanı bütün alıp keserlerse eti ucuza getirebilecekleri tavsiyesi. Ha bir de “sabredin” nasihati var ki “aç yatın” demenin Türkçesi…
Neden, satılan fabrikalar, boşalan köylerle bitirilen tarım ve hayvancılık, üretmeden tüketen bir toplum. Sonuç, enflasyon.
Hayat pahalılığının suçluları arasına “savaş” da girse, izlenen ekonomik politikaların sonucunun bu olacağı ekonomi uzmanlarınca yıllardır söyleniyordu.
Verin yetkiyi, her şey nasıl düzelecek görürsünüz, diye başlayıp kendi kendini eleştirir hale gelen iktidarı da gördük vesselam…

YORUMLAR (1)

  1. Cem Solumaz diyorki:

    Seçmesini bilen ve yönetilmeye boyun eğen toplumlar vardır.
    Seçiminiz bir restaurant veya fast food olursa, paranızla yemek yemiş olursunuz.
    A la carte olursa; seçtiğiniz ve hizmetinizde olan yemek, aşçı, şef, garson, komi, vale taktir ve şikayeti hak eder.
    Bu seçim pahalıdır ama karşılığı lezzetlidir.
    Demokrasi pahalı değildir ancak eğitimle demokrasi saçmalıktan çıkar.
    Siz 291 kelime ile harika anlatmışsınız. Kaleminize sağlık…

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL