Köşe Yazısı

GAZETECİNİN KILAVUZU VİCDANIDIR

Büyük bir özveri ve emekle görevlerini yapan Gazeteciler olarak 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününün onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Hayatın her köşesinden haber çıkabileceğini bilmek, doğru haber için zamanı beklemek, belgeye ve gerçeğe sadakatle bağlı olmak, güçlü olandan korkmamak ve haklı olduğunuzu bilerek zayıf olanı korumayı görev bilinci olarak gördük. Yaptığımız iş, halk adına bilgiyi halkla paylaşmak ve yetkililerin hesap vermesini sağlamaktır. Gazetecilik vatandaşın hakkını ve kamuoyunun bilme ve doğru karar verme hakkını savunmaktır. Demokrasiyi, eşitliği ve adaleti korumaktır.

GAZETECİNİN KILAVUZU VİCDANIDIR

Gazetecilik; sınırları olmayan uçsuz bucaksız bir gökyüzüdür. Yandaşlık yapmadan, taraf tutmadan, akıldan bilimden sapmadan, hakikatin peşinde koşmaktan ve her daim soru sormaktan ibaret bir görevdir. İşten ziyade bir görev, bir misyondur. Gazetecinin görevi çarpıtılmamış gerçek saf bilgiyle halkın arasındaki köprü olmalıdır. Gazeteci ise bugün çoğunluk medyada gördüğümüzün aksine hiçbir baskı ve korku altında kalmadan gerçekleri yazan ve topluma ulaştıran kişidir. Gazetecinin mesleğini yaparken en büyük kılavuzu vicdanıdır.

Türkiye’de, basın emekçilerinin sosyal ve ekonomik haklarını güvence altına alan 212 Sayılı Basın Yasası’nın 1961’de yürürlüğe girdiği gün olan 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanıyor. Ancak o dönemde bu yasanın geçmesi çok da kolay olmadı. Dönemin en etkin dokuz gazete sahibi, yasanın, “mesleki sakıncalar” doğuracağı gerekçesiyle ortak bir bildiri imzalayıp, gazetelerini üç gün boyunca kapattılar.
Gazete sahiplerinin bu kararına, o dönem aktif olarak gazetecilik yapanların yanıtı ise “Basın” adlı bir gazete çıkarıp, üç gün boyunca yayınlamak oldu. Basın tarihine “9 patron olayı” olarak geçen gelişme, önce “bayram” 1971 muhtırasından sonra da “gün” olarak kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün doğuşuna kaynaklık etti.

O günlere baktığımızda gazetecilik mesleğinin ilkelerinin ve etik değerlerinin daha somut bir şekilde uygulandığını görmekteyiz. Günümüz gazetecileri, çağımızın dijital çağ olması sebebiyle çok daha şanslı. Eskiden yapılan gazetecilikle günümüz gazeteciliğinin kıyaslanması mümkün değildir. Eskilerde ayaklarınız daha ağır mesai yapar, haberin, bilginin kaynağına ulaşmak için günlerce buradan oraya koşuşturulurdu. Dijital ortam yok, internet ortamı yok, sosyal medya yok. Arkadaşlar ve kurumlar arasında öyle şimdiki gibi bir bağlantı da yoktu. Günümüzde bir tuşla istediğimiz bilgiye erişme şansına sahibiz.

Herakleitos, “Güneş her gün yenidir” derken, güneşin her gün yeni bir dünyanın üzerine doğduğunu vurguluyordu. Yani değişimi. Gazetecilik de her gün nasıl bir dünyaya ve ülkeye uyandığımızı görmek, anlamaya çalışmak ve gösterme işidir.

Türkiye cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, basının özgür olması gerektiğini savunmuş yasalarla, sözlerle, basının ve gazetecilerin hür iradesiyle ve vicdanıyla çalışması gerektiğini vurgulamıştır. “Basın milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte hülasa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde basın başlı başına kuvvet bir mektep, bir rehberdir. Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” Sözlerinden aldığımız güç ve maneviyatla ülkemizin, doğrunun, haklının ve halkın vicdanının yanında olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Tüm basın emekçilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyorum.

Sağlıcakla…

Gazete Damgadan alıntıdır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL