Köşe Yazısı

DURDURUN DÜNYAYI, BAŞIM DÖNÜYOR

Yaratılıştan bugüne, ülkelerin hangi sistem ile ve nasıl idare edileceği konusu, insanların zihinlerini en çok meşgul eden hususların başında gelmiştir. Tarih boyunca yaşanmış olan en sert tartışmalar, en hararetli münakaşalar,..

DURDURUN DÜNYAYI, BAŞIM DÖNÜYOR

Yaratılıştan bugüne, ülkelerin hangi sistem ile ve nasıl idare edileceği konusu, insanların zihinlerini en çok meşgul eden hususların başında gelmiştir. Tarih boyunca yaşanmış olan en sert tartışmalar, en hararetli münakaşalar, en acımasız ve kanlı kavgalar, sık sık yer yüzünü harabeye çeviren uzun savaşlar bu sebeple olmuştur denilebilir. Hiç kuşkunuz olmasın ki, bugüne kadar yaşanmış olan bu üzücü hadiseler insanoğlu var olduğu sürece yine yaşanacaktır.

İşin aslına bakarsanız, çok önemli gibi görünen bu mesele zannedildiği kadar da mühim değildir. Çünkü, sistemin şekli ve idarecilerin kimliğinden daha da önemlisi işin neticesidir, ağacın verdiği meyvedir. Yani, insanların yaşadığı hayatın kalitesi neticeyi belirleyen en önemli etkendir.

Mesela herhangi bir ülkede yaşayan insanlar arasında uygulanmakta olan hukuk sistemi kişilere göre farklılık arz ediyor, adamı olanın arabası her şartta ve her ortamda dağı-taşı aşıyorken, adamı olmayanın arabası düz ovada şaşıyor, yolu bulamıyorsa…

Eğitimde, sağlıkta, sosyal hayatta, iş hayatında ehliyet ve liyakati esas alma yerine hamili kart yakınımdır zihniyeti geçer akçe oluyorsa…  2-3 üniversite diploması olanlar iş bulamıyor, boşta geziyor iken eğitimi yetersiz ve diploması geçersiz olanlar hak etmedikleri makamlara geliyor, bir kaç yerden maaş alıyorlarsa…

Ülkenin nimetleri ve külfetleri insanlar arasında adalet ölçüleri dahilinde paylaşılmıyor; dokuz kişinin oturduğu sofraya bir tabak yemek konulurken, bir kişinin oturduğu sofraya dokuz tabak yemek konuluyorsa…  Adına hazine denen ve Milletin alın teri olan devletin kasasındaki paralar bazı idareciler, bürokratlar, siyasiler veya etkili yerlerdeki yetkililer tarafından çar-çur ediliyor, eşe dosta, yakın akrabaya peşkeş çekiliyorsa… Gereksiz harcamalar, lüks ve şatafat, israf ve savurganlık vaka-i adiyeden sayılıyorsa….

Çalışmak isteyen insanlar geçimini temin etmek için iş bulamıyor, iş bulanlar ve çalışanlar ise aldıkları ücret ile kendileri ve aile fertlerinin insanca yaşayabilmelerini sağlayamıyorlarsa…  İşçi, memur, çiftçi, esnaf, sanayici, sanatkâr, emekli ve toplumun diğer kesimleri huzurlu, mutlu ve sıkıntısız bir hayat süremiyor ve yarınlara güvenle bakamıyorlarsa…

İnsanların ve dolayısıyla ülkenin ekonomisini güçlendirmek, iktisadi sistemini sağlam temellere oturtmak için, idareciler “yatırım-istihdam-üretim- ihracat” modelini uygulamak yerine, “tüketim-israf-ithalat-borçlanma” modelini uyguluyorlarsa…

Başkalarının hak ve hürriyetlerine halel getirmemek kaydıyla, fikir ve düşünce hürriyeti ile bunu yayma, tebliğ etme ortamı sağlanamamışsa… Başkalarının kutsalına saygı duymak şartıyla insanların istedikleri gibi inanma ve inandıkları gibi yaşama hak ve hürriyeti temin edilememişse…

Başkalarına hakaret etmemek, yalan-yanlış yayın yapmamak, kimseye küfretmemek, iftira atmamak, alay etmemek, terör ve anarşiye sebep olmamak, insanları yanlışa yönlendirmemek, vatana ve millete hizmeti esas almak kayd-ü şartıyla basın hürriyeti tanınmamışsa…

Geleceğin teminatı, toplumun göz bebeği olan gençliğin milli ve manevi değerlere bağlı, ülkesini ve milletini seven, idealist, şuurlu insanlar olarak yetişmeleri başarılamamış; başkalarını taklit eden, ilkesiz, ufuksuz, şuursuz, başıboş, duyarsız ve hedefsiz kişiler olarak büyümelerine göz yumuluyor ise…

Toplumların temeli olan ailenin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi ve aile fertleri arasında sevgi-saygı, sadakat, şefkat, hürmet ve muhabbet köprüleri kurulamamış ise…

Allah aşkına söyler misiniz insanlar, bu durumda ülkelerin hangi sistem ile, hangi ilke ve kriterler ile ve nasıl yönetildiğinin; kim veya kimler tarafından idare edildiğinin hiç bir önemi veya kıymet-i harbiyesi var mıdır ? Her hangi bir idare şekli veya idareciler insanları neticede bu tablo ile karşı karşıya bırakıyorlarsa, o sistemin adı sağcılık olsa ne olur, solculuk olsa ne olur ?

Kapitalizm, Liberalizm, sosyalizm, komünizm, faşizm, ateizm, ataizm, maoizm, hinduizm,… Adına her ne derseniz deyiniz, insanları mutlu edemiyorsa, huzur getirmiyorsa hayat modellerinin, idare şekillerinin, sistemlerin ne önemi vardır ki ?

Bir adım daha ileri gidelim ve soruyu şöyle soralım: İlâhi sisteme dayanmıyorsa, hak ve adaleti esas almıyor ise o sistemleri uygulayanların isimleri, kimlikleri, statüleri, inançları ne önem arz eder ki ? Terazi bozuk ise tartan her kim olursa olsun, tartının doğru çıkması mümkün mü ?

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL