Köşe Yazısı

DEPREMLER KADER MİDİR, DEĞİL MİDİR ?

Evet, deprem kaderdir. Ama hiçbir kader, kulun sorumluluklarını ve alması gereken tedbirleri ihmal etmesini gerektirmez. Kul bu sorumluluktan kaçamaz. Allah’ın Takdiri, kulun alması gereken tedbire engel değildir. Şöyle ki: İslam’a..

DEPREMLER KADER MİDİR, DEĞİL MİDİR ?

Evet, deprem kaderdir. Ama hiçbir kader, kulun sorumluluklarını ve alması gereken tedbirleri ihmal etmesini gerektirmez. Kul bu sorumluluktan kaçamaz. Allah’ın Takdiri, kulun alması gereken tedbire engel değildir.

Şöyle ki:

İslam’a göre bir insan inanılması emredilen esaslara şeksiz şüphesiz inanır ve onlardan hiçbir şeyi inkar etmez ise, o takdirde Müslüman olur.

Bilinmesi gerekir ki, iman edilmesi gereken altı esasın içinde kadere iman da vardır. Kadere iman, Allah’ın olmuş veya olacak olan küçük büyük her şeyi, ezeli ve ebedi ilmiyle bilmesi ve onun takdiri ve iradesi ile dilediği zaman ve mekanda olacak olanın gerçekleşmesidir.

Biz Müminler, küçük büyük her şeyin Allah’ın ilmi, bilgisi izni ve iradesi dahilinde olduğuna yani kadere, kaderde yazılanın da yine onun takdiriyle yeri ve zamanı gelince gerçekleşmesine yani kazaya inanır, böylece Mümin ve Müslüman oluruz.

Bu “takdir” bizim düşüncemize göre hayır veya şer olsun fark etmez. Olan her şeyin Allah’ın bilgisi ve iradesi dahilinde olması, yani “kader” olması; kul olarak insanların o olaylarla ilgili önceden yapması gereken görevleri ve alması gereken tedbirleri almasına asla engel değildir. Tam aksine, göreviyle ilgili yapmadığı ve almadığı tedbirlerden dolayı kişi, Allah nezdinde ve toplum katında sorumlu olur. İster görevlerini yapsın ister yapmasın ister tedbirlerini alsın ister almasın; bunlar da Allah’ın bilgisi dahilinde olduğundan, her şey Allah’ın ilmi yani “takdiri – kaderi” dahilinde olur.

Kul, bir işin hayırlı olması ve insanlığa faydalı olması için gerekenleri yapmak, yani sebeplere sarılmak mecburiyetindedir. Bu konuda hem Allah’a hem de içinde yaşağıdığı topluma karşı sorumluluğu vardır. Kul bu sorumluluktan kaçamaz. Ama diğer taraftan; olan her hadisenin olmasını, her şeyi bilen Allah’ın ezeli ilmiyle bilip takdir etmesi, onun kaderimiz olmasını da engellemez.

Dolayısıyla, şuurlu bir mümin – küçük büyük – her hadisenin Allah’ın takdiriyle olduğuna iman eder.

Din, kulun, görevi icabı yapması gerekenleri yapması, alması gereken tedbirleri alması ve sebeplere sarılmasını imtihan gereği mecburi kılar. Bu bakımdan, ‘Deprem kader değildir.’ demek, kadere imanı inkar olacağından, Müslümanı iman açısından tehlikeye düşürür.

Yetkililer, görevliler ve vatandaşlar depremle ilgili olsun veya olmasın kendilerine düşen görevi ve yapmaları gerekeni ihmal edip almaları gereken tedbirleri almamaları halinde de ‘bu kaderdir’ diyerek, Allah ve toplum katındaki sorumluluklarından kurtulamazlar.

Şu halde medyada ‘deprem kader değildir’ diyerek “ifrata” gidenlerle; ‘deprem kaderdir’ deyip sorumluluklarını yerine getirmeyip “tefrite” gidenler aynı itikadi hataya düşmektedirler.

Şuurlu Müslüman ise her durumda üzerine düşen sorumlulukları ve tedbirleri, sebeplerin bütününe sarılarak, cüz’i irade planında alır, kendisine, Allah’a ve topluma karşı olan görevi icabı sorumluluğunu yerine getirir. Depremin de Allah’ın takdiriyle olduğuna bütün kalbiyle iman eder ve ‘olanda hayır vardır.’ inancını taşır. Allah her şeyin en hayırlısını bilir. Selam ve dua ile.

Muhittin Hamdi Yıldırım (Din-Bir-Der Genel Başkanın)dan alıntı.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL