Köşe Yazısı

ÇİFTLEŞEN TEHLİKE.!

2014 yılından beri aynı şeyi yazıyorum ve bu gün yineliyorum.
Gelecekte ülkemizin başına en büyük sorun Suriye, Irak, Afganistan vb. ülkelerden gelen üretmeyen ama üremekten başka meziyeti olmayan niteliksiz göç olacağı kuvvetle muhtemeldir.

ÇİFTLEŞEN TEHLİKE.!

Bir milletin kaderini kimse“ben böyle istedim böyle olacak” demekle belirleyemez.
Halkın önüne referandum için sandık koyulup ülkemize akın eden geçici sığınmacıların ülkelerine dönüp dönmemeleri konusunda, “ülkemizde kalsınlar” veya “ülkelerine dönsünler” yönünde seçim yapılmalı, milletimiz kendi kaderini kendi tayin etmelidir.
TÜRKİYEMİZ ÜNİTER DEVLETTİR.!

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması onun “üniter devlet” olması demektir. Türkiye Devleti, üniter bir devlettir; yani kendi bünyesinde farklı kanunların geçerli olduğu farklı yönetim bölgeleri yoktur.
Biz, bizden 150sene geride olanlarla millet olmayız.

Üniter devlet, merkezi idarenin üstünlüğüne dayalı ve idari birimlerin sadece merkezi yönetimin devretmeyi uygun gördüğü yetkileri kullanabildiği, tek bir birim olarak yönetilen devlettir.

Yakın bir gelecekte bu niteliksiz artan nüfusun devletimizin üniter yapısına da zarar verme ihtimalinin gerçeğinden hareketle, acilen bu duruma çözüm bulunmalıdır.

Artık eve dönme zamanı gelmiştir ve geçmektedir.
Ülkemiz Rusya’dan yağ buğday alıp, 40milyar dolarını bu insanlara harcamaya, üretmeyen insanların karnını doyurmaya daha fazla dayanamaz.
Bu gün kasamız para bulmak için bir avuç faizciye 50milyardan fazla faiz ödüyor.
Yarın onu da ödeyemeyecek duruma gelirsek, bu durumun vebalini kim üstüne alacak.?
Bu bayram bayram tatiline, akraba ziyaretine gidenleri geri almamakla işe başlayalım.
Artık bir bayramda bizim çocuklarımız bayram yapsın.
Yetmedi mi artık.!
Baba çocuğuna okul harçılığı veremezken ,siz bizim gençlere aromalı kahve eşliğinde muhabbetten, dünyayı gezmekten dem vuruyorsunuz.
Artık lütfen ayaklarımız yere bassın.

Asra and olsun ki; asr suresinden aldığım yetki ile sizi bir daha uyarıyorum.
Çünkü o sure der ki; birbirine hakkı tavsiye edenler dışında herkes hüsrandadır.
Hak bir yönüyle de bizim hakkımızı ele aleme yedirmemektir.
Zulm etmemek ve zulme rıza göstermemektir.
Artık Suriye’de savaş yok.
Hadi herkes evine dönsün…

LOZAN’IN GİZLİ MADDESİ.!

Görülen lüzum üzerine bir iki cümle:
“Lozanda gizli madde var ve 2023’de bitecek” diye bir durum söz konusu değildir.
Bu yalana inanan insan kendini kandırdığı gibi çevreyi de bu efsanelerle heba ediyor.

1923’te Cumhuriyet kurulmuş Atatürk’ün “öldürüldüğü” güne kadar onlarca fabrika açılmıştır.
Tam bağımsızlığının temelleri atılmış, eğitim milli zemine oturtulmuştur.

Sanayinin, tarımın ve eğitimin tam bağımsız olduğu günleri gölgelemek için gizli maddeler efsanesini ortaya atanlar, insanlığın aklıyla alay etmekten başka hiçbir işe yaramadılar.
Ayrıca tam bağımsız güçlü ülke olursanız hiçbir kanun, hiçbir uluslarası hukuk sizi bağlamaz.
Ama gıda da bile yabancıya bağlı olursanız kanun üzerine bütün haklar da sizin olsa kimse sizin hakkınızı vermez.

Günü kurtarmak için gizli maddelere sığınıp yalan üretmek, insanların aklıyla alaydan başka hiçbir iş değildir.
Sokakta bu yalana sığınanlara sorun; devletin hangi yetkili organından, böyle bir cümle duydunuz.?

Doğru yolda olana selam olsun.!

Ferda Akgül der ki:
Kanunu arkasına almış kanun tanımazdan daha tehlikeli insan yoktur.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL