Köşe Yazısı

ALTI BÜYÜK HAZİNE

Müslümanlar olarak kalitemizi yükselten, değerimize değer katan, bizi biz yapan bazı hasletler vardır ki, onlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Bizi onlar ayakta tutar, onlar ufkumuzu aydınlatırlar. Hazine mahiyetindeki bu hasletlere Birer-ikişer..

ALTI BÜYÜK HAZİNE

Müslümanlar olarak kalitemizi yükselten, değerimize değer katan, bizi biz yapan bazı hasletler vardır ki, onlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Bizi onlar ayakta tutar, onlar ufkumuzu aydınlatırlar. Hazine mahiyetindeki bu hasletlere Birer-ikişer cümle ile değinmek gerekirse, şunlar söylenebilir;

1- İLİM elbette ki güzeldir, ama amel ile birleşirse, birbirlerini tamamlarlar daha da güzel olur. Denilebilir ki, ilimsiz amel topal, amelsiz ilim kördür. İlim olmayınca yapılan işler ya eksik kalır, ya da kalitesiz olur.

Amelsiz ilim çatısız saraya benzer. Çatısı olmayan sarayın iç kısmını, tefrişatını, boya badanasını ne kadar güzel yaparsanız yapınız, ne kadar özen ve itina gösterirseniz gösteriniz, yaptığınız tüm işler nafile hükmündedir, değer ifade etmez. Çünkü yağmur yağdığı zaman yaptığınız tüm işler, masraflar, emekler hepsi berheva olur; hiç bir işe yaramaz.

2- ADALET tabii ki güzeldir, elzemdir, ulvîdir, herkeste çok güzeldir. Ama devlet başkanlarında, idarecilerde, mahkemelerde bulunursa daha da güzel olur. Adaleti olmayan insan zulüm abidesidir, adaletsiz bir dünya Cehennem çukuru gibidir.

Adalet mülkün temeli derler, doğrudur. Adalet sadece mülkün de değil, huzurun, güvenin, refahın, saadetin de temelidir. Zira adalet olmayan mekanda bunları bulmak mümkün değildir.

Adaletsiz bir dünya susuz kuyu gibidir. Suyu olmayan bir kuyu insanlar ve diğer canlılar için ne ifade ediyor ise, adaleti olmayan bir dünya da onu ifade eder.

Adaletle hükmetmek insanlar için onur vesikasıdır, şeref madalyasıdır. Adil olmayan insan ise zalimdir. Zalimler her iki cihanda da aşağılanmışlardır, insan olma haysiyetini zedelemişlerdir. Zalimlerin gerçekte ne dostları vardır, ne de sevenleri, arkadaşları…Her şey sanaldır, göstermeliktir, zoraki ve geçicidir.

3- CÖMERTLİK Müslümanların en hayırlı ve en güzel hasletlerinden biridir. Cömertlik herkeste güzeldir ama zenginlerde, hele de Müslüman zenginlerde çok daha güzeldir. Veren el, alan elden üstündür derler, doğrudur.

Cimri olan zengin insanlar yağmursuz bulut gibidirler. Yağmur yüklü olmayan bulutlar gök yüzünde döner dolaşırlar, ama yer yüzüne su indiremezler; kuraklıktan çatlayan topraklara derman olamazlar.

4- Güzel hasletlerimizden bir tanesi de hasbel kader işlenen günahlar için TEVBE etmektir, nedamet duymaktır, pişman olmaktır. Tevbekâr olmak herkes için iyidir ama genç adamın işlediği günah ve kötülüklerden tevbe etmesi daha da güzeldir.

Tevbe etmeyen insan kurumuş ağaçlar gibidir, kuru ağaç fazla işe yaramaz, ancak odun olur. Tevbe etmeyen insanlar, meyvesiz ağaçlar gibidirler. Meyve vermeyen ağaçlar fazla değer ifade etmezler.

Hülasa olarak, Kur’ânî ifade ile tevbesi olmayan insanlar Allahü Teala katında makbûl değildirler.

5- SABIR güzeldir ama fakirliğe sabır daha güzeldir. Zira, Allah C.C. ilmi isteyene, malı-mülkü, zenginliği ise istediğine veriyor. Elbette ki bu da imtihanın bir çeşididir. Allah kimilerini fakirlikle sınar, bakalım isyan mı edecek, yoksa her şeye rağmen şükür mü edecek. Bazılarını ise bol miktarda mal-mülk ve servet ile sınar ki, bakalım şükrünü eda edecek mi diye.

Evla olan elbette ki zenginliktir, ama şükrü eda edilen zenginlik, helal yollardan kazanılan ve helal yollara harcanan zenginlik, fukaranın hakkının ayrıldığı ve ehline verildiği zenginlik. Bunda şaşılacak bir durum da yoktur.

Nedenine gelince, Nebevî ifade ile fakirlik, küfre çok yakın bir durumdur. Zengin kul bedenî ibadetlerini ifa ederken, hac, zekat, sadaka, infak gibi malî ibadetlerini de ifa eder; fakir kul işin bu yönünden mahrumdur.fakirliğe sabır işte bu nedenle güzeldir. Şayet bu sabır gereği gibi olursa tabiidir ki onun da mükâfatı büyüktür.

Sabırsız fakir, patlak ampul gibidir, aydınlığın değil karanlığın işaretidir; meyvesiz ağaca benzer.

Sabır yalnızca maddî anlamda algılanmamalıdır. İbadetlerin edası konusunda sabır güzeldir, Hakk’ın tebliği ve davet esnasında olası zulüm ve işkencelere sabretmek güzeldir, nefsin kabarması ve azgınlaşması esnasında tahammül göstermek, sabretmek güzeldir, hayatın akışı içinde muhtelif zorluklar karşısında sabretmek güzeldir.

6- EDEP VE HAYA güzeldir, herkeste güzeldir, ama kadında daha güzeldir. Hayâsız kadın veya erkek, tuzsuz yemek gibidir; güneşsiz, susuz, havasız,topraksız dünya gibidir.

Hayası, edebi, utanması olmayan insana, insan demek ne kadar doğrudur, bu da ayrı bir tartışma konusu olabilir. Efendimiz, Önderimiz, Örneğimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) önemine binaen, “El haya-u mine’l iman=haya imandandır” buyurmuşlardır.

Sahabe-i Kiramdan Abdullah İbn-i Mübarek bu konuda şöyle söylüyor: “edebi terk edenler müstehapları terk ederler. Müstehapları terk edenler sünnetleri terk ederler. Sünnetleri terk edenler vacipleri terk ederler. Vacipleri terk edenler farzları terk ederler. Farzları terk edenler tevhidi terk ederler. Tevhidi terk edenler inkâra sürüklenirler ve mürted olurlar, dinden çıkarlar.”

Edep ve haya ekmeklik hamurun mayası, veya yoğurt yapılacak bir kazan sütün içine koyulan bir-iki kaşık yoğurt gibidir; o olmazsa insanlık olmaz, Müslümanlık da olmaz denilebilir mi bilinmez…

Söz konusu ettiğimiz bu güzel hasletler biz Müslümanlar için son derece mühimdir, gereklidir. Bunlar bizim adeta hazinemizdir, yol haritamızı belirleyen işaretlerdir, olmazsa olmazlarımızdır.

Selam ve dua ile…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL