Ülkesinde kimya ve savunma alanında yaptığı çalışmalarıyla birçok ödül alan Fransız genç bilim insanı Lavoisier, aynı zamanda ülkenin bozuk vergi sistemini düzeltme görevini üstlenir. Kimya alanında birçok yeni buluşa imza..
Ülkesinde kimya ve savunma alanında yaptığı çalışmalarıyla birçok ödül alan Fransız genç bilim insanı Lavoisier, aynı zamanda ülkenin bozuk vergi sistemini düzeltme görevini üstlenir.
Kimya alanında birçok yeni buluşa imza atan Lavoisier, topladığı vergilerin küçük bir bölümünü kendi laboratuvar deneyleri için harcamak suçundan 1794 yılında devrim mahkemesi tarafından yargılanır.
Fransa’nın seçkin bilim insanları, Fransa’ya onur sağlayan Lavoisier’in affedilmesi için çok uğraşır.Fakat yargıç Coffinhal’in verdiği yanıt kesin ve çarpıcıdır:“Adaletin bilginlere ve kimyacılara ihtiyacı yoktur. Adaletin seyri engellenemez.”
Lavoisier, 8 Mayıs 1794 tarihinde giyotinle idam edilir.Fakat yargıç Coffinhal, adaletin her zaman bilimin ışığına ihtiyacı olduğunu anladığında artık onun için çok geçtir. Artan tepkiler üzerine yargılanır ve üç ay sonra aynı şekilde giyotinle idam edilir.
Atatürk, yurdumuzu düşman işgalinden kurtarıp Cumhuriyeti ilan ettikten sonra çağdaş bir devlet kurup çağdaş bir toplum yaratmak istiyordu.
Dağları delen, göze görünmeyen zerrelerden yıldızlara kadar her şeyi gören, aydınlatan, inceleyen medeniyetin kudreti karşısında; ortaçağ zihniyetiyle, ilkel hurafelerle yürümeye çalışan milletler mahvolmaya, esir olmaya ve aşağılanmaya mecburdur.
Efendiler; işte bunun için bizim yapmaya çalıştığımız inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını çağdaş ve medeni bir toplum haline kavuşturmaktır. Türbelerden, ölülerden yardım istemek medeni bir toplum için lekedir, ayıptır. Bugün ilmin ve fennin, medeniyetin yaydığı ışık karşısında; falan ve filan şeyhin yol göstericiliğiyle maddi ve manevi saadet arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni camiasında varlığını asla kabul etmiyorum, diyen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk; büyük bir cesaretle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dünyanın en güçlü ve en medeni devletleri arasına sokacak adımları attı: Çürümüş saltanatı, artık işe yaramayan hilafeti, Akıl ve bilim dışı nitelik kazanmış medreseleri, Çağın ihtiyaçlarına cevap vermeyen eski kanunları, Eski ölçüleri, tartıları, eski alfabeleri, eski kıyafetleri kaldırdı. Toplumu uyuşturmaktan başka bir işe yaramayan tekke, zaviye ve türbeleri kapattı.“Milletimizin siyasi ve sosyal hayatında, fikri terbiyesinde rehberimiz bilim ve fen olacaktır.” diyerek her türlü yabancı unsurlardan arındırılmış ulusal kalkınmayı başlattı. Erkek ve kız sanat okulları açılarak teknik ve mesleki eğitim yaygınlaştırıldı. Yurt dışında yaşayan ve başarılı olan bilim insanları Türkiye’ye davet edilerek İstanbul Üniversitesi’nde istihdam edildi. Yetişen genç beyinler yurt dışına gönderilerek oradaki yenilikler ve bilimsel gelişmeler takip edildi. Daha sonra bu gençlerle birlikte üniversite reformu başlatıldı. 1933 yılında özellikle tarım alanında bilimsel çalışmalar yapabilmek için Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.1935 yılında yeraltı maden ve kaynaklarının araştırılması için Maden Teknik Enstitüsü, sanayinin ihtiyacı olan madenleri ve her türlü ham maddeyi temin edebilmek için Etibank kuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kısa zamanda tüm dünyanın hayranlıkla baktığı, kalkınmasını çoğu ülkenin örnek aldığı en medeni ülke haline geldi. Bugün, Atatürk’ün bu Cumhuriyetine sahip çıkmayan, laikliği din karşıtı bir yapılanma zanneden bir zihniyet oluştu. Memlekette milyonlarca kaçak mülteci var. Yasal olanların sayısını kimse bilmiyor. Sayıları her gün önlenemez şekilde artan, yakın bir gelecekte ulusal güvenliğimizi tehdit edecek olan bu mülteci yapılanmasını dile getirenler içeri alınıyor. Serbest kalanlar da bir daha mülteci sorununu ağzına almıyor.
“Beş yıl, on yıl sonra memlekette Türk milleti olarak azınlık durumuna düşeceğiz.” diyen büyük bir akademisyen varken, biz yıllardır şu kabir azabından kurtulamadık.
Belli ki, herkes bizden ümidi kesmiş. Kabirde bari rahat etmemiz için yarış içindeler. Ne diyeyim ben size başka…
İnnâ a‘taynâ ke’l-kevser.Fe-salli li-rabbike venhar.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)