Köşe Yazısı

YEŞİL ALTIN FINDIK

Doğu Karadeniz başta olmak üzere ağustos ayı denince, yaz mevsimine ait bir aydan daha çok fındık hasat ayı akla gelir. Herkesin tatilde, denizde, piknikte, yazın en sıcak ayın keyfini çıkarırken..

YEŞİL ALTIN FINDIK
Doğu Karadeniz başta olmak üzere ağustos ayı denince, yaz mevsimine ait bir aydan daha çok fındık hasat ayı akla gelir. Herkesin tatilde, denizde, piknikte, yazın en sıcak ayın keyfini çıkarırken Karadeniz bölgesinde fındık hasadı başlar. Ülke ekonomisine katkısıyla fark yaratan fındık, zor ve meşakkatli bir üründür. Ne kadar yorucu, tempolu ve fizik gücüne dayalı bir hasat zamanı geçirilse de bölgede “Ağustos” ayı bereket ayı olarak anlamlandırılır.
Eskilerin deyimiyle fındığa “Yeşil Altın” denmiştir. Üç kilo fındığın çeyrek altına eşit olduğu zamanlar anlatılır. Fındık hasadı sonrası ürünün değeri üç dört kişilik bir ailenin yıl boyunca geçimini karşıladığı söylenir. Böylesine kıymetli ve değerli olan fındık, günümüzde maliyetlerini dahi karşılayamamaktadır. Ekonomik gidişat, hayat pahalılığı, alım gücünün azalması ve maliyet artışları üreticiye her geçen yıl zarar ettirmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olan Toprak Mahsulleri Ofisi, 2025-2026 sezonu kabuklu fındık alım fiyatlarını kilogram başına Giresun kalite için 200 lira, levant kalite için 195 lira olarak belirledi. Böylesi zahmetli ve maliyetli bir ürüne biçilen değer üreticiyi memnun etmiyor. Dünya lideri olduğumuz bir ürün itibarsızlaştırılıyor. Fındık üreticisi gelir getirmeyen ürünün yerine kivi ve yaban mersini ve mısır üretimine yönelmiş durumda.
Fındık üretiminde Dünya sıralamasında birinci sırdayız
Dünya fındık üretiminin büyük bölümünü Türkiye yapıyor. Dünya üzerinde en çok üretip en çok ihraç ettiğimiz ürün fındıktır. Türkiye’de fındık üretimi, dünyadaki fındığın çoğunu Türkiye’de yetiştirilip, işlendiği için önemlidir. Resmi rakamlara göre, 550 bin hektar olarak gösterilen Türkiye’nin üretim alanlarının, gerçekte 700 bin hektarın üzerinde olduğu belirtiliyor.
Türkiye’nin dünya üretiminin yüzde 70’ini karşıladığı fındık, Karadeniz ekonomisi ve yaşamının olmazsa olmazı. Bugün 33 ilde fındık tarımı yapıldığı biliniyor. Ancak ekonomik anlamda üretim ise 13 ilde yapılıyor. Türkiye’de 25 yıl önce 420 bin hektar olan üretim alanı, bugün 700 bin hektarı aştı. Bu alanlarda yaklaşık 400 bin üretici fındık üretiyor ve Türkiye’ye yaklaşık 2 milyar dolar döviz kazandırıyor.
Fiyat düşürmek için rekolte yüksek açıklanıyor
Fındıkta rekolte çok önemlidir. Yani üretim ne kadar yüksek olursa fiyat o kadar düşük olur. Rekolte düşük olursa, fiyat yükselir. Tahminin sadece Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılması kararı olmasına rağmen, aylar öncesinden tahminler yapılıyor, üreticinin Fındığını yüksek fiyattan satması engelleniyor. Fındıkta hasadın başladığı şu günlerde, hemen her yıl yaşayarak gördüğümüz oyunlar ve spekülasyonlar, bu yıl da tekrar ediliyor. Hasattan çok önce daha ortada bir şey yokken, hiçbir bilimsel temele dayanmayan rekolte tahminleri yapılıyor, olmayan fındığın fiyatı aylar öncesinden spekülasyonla belirlenmeye çalışılıyor.
Fındık üretimiyle 10 milyon insan geçiniyor. Bu rakama yılda bir kez bölgeye gidip fındık toplayan kesimler de dahildir. 10 dönüm araziye sahip olduğu halde, Büyükşehirlerde yaşayıp, fındık toplama mevsiminde bölgeye gidip fındık toplayan ve bundan geçinen aileler var. Bu şekilde düşünülürse, Karadeniz’de fındığın yaşamına etki etmediği hiç kimse yoktur.
Yavaş yavaş bu etkiler tepkilere neden olmaya başladı. En az 7-8 dolar aralığında olması gereken fındık “altın” değerini kaybetti sadece yeşili kaldı. “Yeşil Altın” vitrinlerden indirilmeye zorlanarak değersizleştirilmeye çalışılıyor. Dünya şampiyonu olduğumuz bir ürüne dahi sahip çıkamıyoruz. Üreticinin emeklerini ayaklar altına düşürenler utansın. Deveye sormuşlar; “boynun neden eğri? Nerem doğru ki” demiş. Bana şu ülkede doğru olan tek bir şey söyleyin.
Sağlıcakla…
Saygılarımla

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL