– Zamanında pek anlaşılmayan, lâkin zamanla daha iyi anlaşılan ve aranan müstesna bir devlet adamı, projeleriyle, fikirleriyle, üslubuyla, nezâketiyle örnek bir lider: Necmeddin Erbakan… – Günümüzdeki siyasî tartışmaları, liderler arasındaki..
– Zamanında pek anlaşılmayan, lâkin zamanla daha iyi anlaşılan ve aranan müstesna bir devlet adamı, projeleriyle, fikirleriyle, üslubuyla, nezâketiyle örnek bir lider: Necmeddin Erbakan…
– Günümüzdeki siyasî tartışmaları, liderler arasındaki taşlamalarını görünce merhum Erbakan Hocamızın siyasî üslubunu, o yıllarda liderler arasındaki nezâketi hatırlamamak mümkün değil.
*
Erbakan Hocamız gerek TBMM’de, gerek liderle birlikte TV açık oturumlarında konuşurken, fikirlerini beğenmeseler de bütün muhalefet partililer bile pür dikkat onu dinlerdi…
– Liderlerin birlikte katıldığı TV açık oturumunda her lider fikrini rahat söyler, liderler birbirlerine saygıda kusur etmemeye dikkat ederlerdi…
– Özellikle Erbakan Hocamız, hiçbir parti liderinin şahsını hedef almaz, onların zihniyetlerini eleştirirdi.
– O, kendi partisine gönül verenleri “Milli Görüşçü” diye anarken, diğer partilileri de (fikrî ve siyasî düşüncesi ne olursa olsun) bir gün mutlaka kendi partisine geleceği hesabıyla “Millî Görüş adayı” olarak görür ve öyle hitap ederdi.
*
Millî Görüş;
– Türkiye’nin kalkınmasının, Milletimizin huzur ve refahının reçetesi; fikrî ve siyasî bir mücadelenin tescilli markası…
– Patent sahibi; rahmetli Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
*
Millî Görüş;
– Mananın maddeye tercih edildiği bir fikir mücadelesinin adıdır…
– Önce Ahlak ve Maneviyat sloganıyla ilk defa siyasi hayatta yer alıyor, yıl l970…
*
Millî Görüş’ün iz bırakan, etkili unutulmaz sloganları:
– Önce Ahlâk ve Maneviyat, Ağır Sanayi Hamlesi, İslâm Ortak Pazarı, Şahsiyetli Dış Politika, Âdil Düzen…
*
Erbakan Hocamızla birlikte gecen bir ömür!..
Rahmetli Erbakan Hocamızın hitabetteki ustalığı, keskin zekâsı, hazırcevaplığı, nükteli, hicivli konuşmaları (seven ve sevmeyen) herkesim tarafından tartışmasız kabul görmüştü. Basit hadiseleri dahi çok güzel süsleyerek takdim ederdi…
1975 yılından Fazilet Partisi kapatılıncaya kadar Millî Görüş Mektebi ve Hizmet Kervanında talebe ve nefer olma şerefine nail olmuş bir fânî olarak merhum Hocamızı rahmetle yad ediyoruz..
*
Rahmetli Hocamızın ruhunun şad olmasına vesile olması düşüncesiyle işte birkaç anekdot:
– Millî Görüş döneminde özellikle 1990 yılları öncesinde seçimlerde aday olmak; seçilip makam ve mevki elde etmek için değil, adaylığı vesile kılıp kapı kapı dolaşarak davayı anlatmak içindi…
– Para yok ama samimiyet çok idi!..
– Özellikle 1980 öncesi… Genel Merkezden para gelmez, teşkilatlarda partinin masrafları üyeler tarafından karşılanır; üyeler bu harcamalarını masraf olarak görmez, sadaka inancı ile harcarlar idi…
– Dün, il dışından gelen misafirler (partili partisiz, Genel Merkez veya sair teşkilat mensupları) ayırım yapılmaksızın, otellerde değil evlerde ağırlanırdı. Yemek lokantalarda değil, evlerde yenilirdi!…
– Bir yerden çıkarken selam verme alışkanlığı veya sünnetinin ihyası; o günlerden bugünlere intikal eden güzel hareketlerdendir…
– Keza, telefon açıldığında veya kapanırken selam verilmesi de Millî Görüşün eğitim mahsullerindendir…
*
Milli Görüş, bir mektep idi… Sayısız devlet adamı ve hatip yetiştirdi. Müslümanların siyasette ve bürokraside söz sahibi olmasını sağladı. Mücadele azmini ve sıkıntılara sabrı öğretti.
*
Dün omuz omuza (bir ideal uğruna) mücadele edenlerden bazılarının bugün, parti taassubuyla dünkü kardeşlerine (sen benim gibi düşünmüyor, benim partimden değilsin gerekçesiyle) ağır ithamlarda bulunmalarını ne insanlık hukuku, ne İslam hukuku ile izah etmek mümkündür!
– Onlar ki, ilmiyle amel edenlerin kurtuluşa ereceğine inanırlar…
– Onlar ki, İlâhi hükümleri sadece başkalarına anlatmak için değil, aynı zamanda, kendi nefislerine de tatbik etmek için okurlar…
– Onlar ki, “Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, Müslüman olduğunu bildirene (size İslâm selâmı veren kimseye), dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: “Sen mümin değilsin” demeyin…” (Nisa suresi, 4/94) âyet-i kerimesinin ikazıyla söz ve hareketlerine dikkat ederler…
*
Necmeddin Erbakan Hocamızran altın damlalar:
– Bir ülkenin en büyük gücü, tankı, topu, parası değil imanlı ve inançlı evlatlarıdır…
– Bir çiçekle bahar olmaz. Ama! Her bahar bir çiçekle başlar…
-Bu Siyonizm öyle ustadır ki kendi ordusunda sana askerlik yaptırır. Askerlik yaparken de “Kim ben mi? Ben Siyonizm hiç hizmet eder miyim” türküsünü söylettire söylettire bu askerliği yaptırır…
– Müslüman’ın ve sorumluluk sahibi inançlı bir insanın vazifesi: “Şu farzdır, şu haramdır. Şunlar günahtır, şunlar sevaptır!..” diye konuşmak ve edebiyat yapmak değildir… Asıl görevimiz: İyilikleri yürütecek, kötülükleri önleyecek bir adalet düzenini kurup yerleştirmektir…
– Ben kesinlikle inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bütün dünyada en gür sada hakkın ve hakka inananların olacaktır.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)