Bizler için cuma kutsal bir gün. Robinson Crusoe romanındaki Cuma ise bir adada yapayalnız kalan bir adamın yoldaşı. Belki Robinson istemese de Cuma onunla zorunlu birliktelik yaşıyor. Romanın sonunda ikisi..
Bizler için cuma kutsal bir gün. Robinson Crusoe romanındaki Cuma ise bir adada yapayalnız kalan bir adamın yoldaşı. Belki Robinson istemese de Cuma onunla zorunlu birliktelik yaşıyor. Romanın sonunda ikisi de adadan kurtulur ve uygar dünyaya kavuşurlar. Gerçekte ise ikisi de adada kalır.
Ülkemizi bir ada olarak düşünelim. Verimli ve zengin bu ada 20 yılda neredeyse çorak hale gelmiş. Depremler, seller, deniz doldurmalar, 30 katlı mantar gibi biten binalar, sürekli kesilen ağaçlar, yakılan ormanlar vs. derken kurak ağaçlara dönmüş politikacılar arasında Robinson da vardır, Cuma’da.
Yalnız bir adam, adaya gelen 5 yabancı ile bir araya gelir. Toplanırlar ve konuşurlar, amaçları gemisiyle adaya gelip portakal bahçelerini talan eden, adanın zirvesindeki kalede buldukları altınlara el koyan korsan gemi kaptanını engelleme planı yaparlar.
Korsan gemi kaptanı okyanusta bulunan birkaç adayı daha talan eder ama bunu Robinson ve Cuma bilmezler. Onlar başka adaların olduğunu da bilmezler.
Bu 6 adam adada buluştukları çardak altında gemiye baskın yapma kararı alırlar. Amaçları gemiyi ele geçirmek, korsanları yok etmek ve adaların eski sessizliğini sağlamaktır.
Gemi kaptanı Korsan Nemo’nun Robinson ‘un adasının 10 mil ötesindeki adada saray yavrusu gibi evi vardır. Bunu çoğu kişi bilmez ama Cuma bilir. Robinson’a söyler. Yaptıkları plana göre yapacakları küçük balıkçı kayıklarıyla o adaya gidecekler ve Kaptan Nemo’yu ele geçireceklerdir. Cuma, Robinson ‘a adalarda sayısı az kalmış yerli halka sarayı teslim edelim,onlar da artık ne yaparlar bilemem, der.
Issız bir adada aylarını geçiren Robinson, meğer etrafta başka adalar ve insanlar varmış diye düşünür. Ya bunları bilen Cuma olmasaydı?
İki hafta içinde Robinson, Cuma ve 6 adam hazırlıklarını tamamlarlar. Toplu bir muhalefet gücü gibi okyanusta kürek çekip Nemo ve ailesine baskın yapacaklardır. Masmavi okyanus sularında kanolarıyla yol alırlar. Adaya ulaştıklarında kanoları sahilde saklarlar.
Sonrası bildiğimiz savaştır. Nemo iktidarını kaptırmamak için mücadele etse de ele geçer. Robinson onu saray yavrusu evinin bodrumuna kapatır. Cuma evin içine hayranlıkla bakar. Banyodaki küveti görünce dayanamayıp soyunur ve küvete girer. Suyun içinde siyah bedeniyle Afrikalı atalarını hatırlatır gibi görünür. Aylar sonra Cuma’nın küvetteki çıplak resmi London Times gazetesinde yayınlanır.
O günden sonra adalara huzur gelir. Kaptan Nemo ve ailesi uzun yıllardır hapistedir. Yerliler bildikleri gibi yaşarlar. Saraya dönüp bakmazlar bile. Yıllar geçtikçe saray döküntü yığını haline gelir. Robinson ve Cuma birbirlerini daha iyi anlarlar. Dostlukları ebedi sürer.
Günün birinde İngiliz bandıralı bir gemi ufuk çizgisinde görülür. Robinson ve Cuma gemiye işaret yollamazlar. Bu onların adadan memnun oldukları anlamına gelir.
Kaptan Nemo hapiste ölür. Karısı da neredeyse yaşlı bir kadına dönüşmüştür. Robinson ile Cuma hayatları boyunca adada yaşarlar. Mutludur onlar. Çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon henüz keşfedilmemiştir.
Pasifik Okyanusu’nda arafta bir hayat yaşarlar. Uygarlığı özlemezler. Bir daha oradaki adalara işgalci, diktatör hiç kimse ulaşamayacaktır.
Hayat seçimlerimizdir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)