Anma

“Pandemide Cilası Dökülen, Depremde Enkaz Altında Kalan Sağlık Sistemini Yeniden Kuracağız”

Giresun Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Temsilcilik Eş Başkanı Şirin Karadurmuş, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

“Pandemide Cilası Dökülen, Depremde Enkaz Altında Kalan Sağlık Sistemini Yeniden Kuracağız”

Başkan Karadurmuş açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Bugün, toplumsal emek her alanda her zerresine kadar sermayeye birikim kaynağına dönüştürülmektedir. Bu sistem ile bugün için sağlıkçı kimliğine sahip insanların mesleki pratiği, otomobil veya ayakkabı fabrikasındaki emekçilerin çalışma biçimleri ve çalışma amaçları nasıl belirleniyorsa aynı yöntemlerle aynı amaçla, yaptığı parça başı iş gözetilerek belirlenmektedir. Sağlık emekçileri açısından net ifade etmek gerekirse artık hekimin, radyoloji teknikerinin, hemşirenin, hasta bakıcının emeği aynen banka çalışanının, metal işçisinin, tarım işçisinin emeği gibi, burjuvazi açısından benzer denetim aygıtları ile kontrol edilir ve tek bir amaca hizmet eder ki bu da: Karşılığı ödenmemiş emek üzerinden artık değer elde etmektir. Ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan bir işkolunda angarya ve düşük ücretle çalışan, mobbinge uğrayan ve gelecek kaygısı içindeki yüzbinlerce sağlık emekçisi sistemin çarklarını ölesiye çevirmeye başlamıştır.
Sağlık bütçesinde koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın giderek azaltılması, özelleştirme politikaları ile işveren haline getirilen hekimler, elamana dönüştürülen sağlık emekçileri, sağlık ocakları yerine merdiven altlarına, apartman altı dükkânlara, cami altlarına konumlandırılan ASM’ler. Pıtrak gibi açılan tıp fakülteleri, sağlık meslek yüksekokulları ile niteliksiz hale getirilen sağlık eğitimi…
6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli depremlerde acı bir gerçekle daha karşılaştık. Yıkılan ve ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumlarında solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar, Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumlarının yıkılan binaların altında kalarak işlevsiz hale gelmesi, özel hastanelerin tamamının kullanılamaz hale gelmesi. Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen açıla-mayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar ve gebe takipleri, verilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri…Depremzede sağlık emekçilerinin yasını dahi yaşamadan, ailesi ve çocukları için barınma koşulları sağlanmadan görevlerine çağrılmaları, destek olmaya çalışan SES başta olmak üzere işkolu örgütleri ile temas kurmama, önerilerini ve desteklerini kabul etmeme halleri, başka illerden görevlendirilen personelinin dahi barınma ve hijyen koşullarını sağlanmaması gibi ilk günden itibaren bölgede çalışma yapan sendikamızın raporlarına yansıyan yüzlerce sorun. Üniversite hastanelerinde çalışan emekçilerin yaşadığı ayrımcılığı anlatmaya bile gerek yok. Koşullar ne olursa olsun biz mücadele etmekten, iş-kolu emekçilerinin ve halkımızın yanında olmaktan bir adım dahi geri atmayacağız. Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin hakları ve halkın sağlık hakkı kapsamında 30 yıla yaklaşan fiili ve meşru mücadele geleneğimizden aldığımız güç ile koruyucu sağlık hizmetlerinin hizmetin merkezine konulduğu, ülkede yaşayan her bireyin nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık hizmeti almasını sağlayacak bir sistemi mutlaka inşa edeceğiz.
Acil çözülmesi gereken taleplerimiz:
Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme-teşvik değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin.
OECD ortalamasında kadrolu ve güvenceli personel istihdamı yapılsın. Tüm personel kadrolu ve tek statüye geçirilsin. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalara, mobbinge, baskılara derhal son verilsin. Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın. Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.
Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun.
Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılsın. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe, kamu sağlık kurumlarına aktarılsın. Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun. Kamu sağlık kurumlarında idareciler kriterlere uyanlar arasından o kurumlarda çalışan kişilerce seçilsin.
Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödensin ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulansın.
Sistemin getirdiği bütün eksikliklere rağmen, özveri ile çalışan, Tıbbiyeli Hikmetin yolundan giden tüm hekimlerimizin 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL