Köşe Yazısı

30 Ağustos Zafer Bayramımızın Yüzüncü Yılı

Dağlarda tek, tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki..

30 Ağustos Zafer Bayramımızın Yüzüncü Yılı

Dağlarda tek, tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu. Paşalar: “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.
Nazım Hikmet, Büyük Taarruz Zaferi’ni muharebenin başlangıç anlarını işte bu sözlerle tasvir ediyordu.
30 Ağustos, Zafer Bayramımızın 100. yılını kutluyoruz. Ülke topraklarımızdan düşmanların tamamen kurtulması açısından tarihimizin en önemli ve en görkemli savaşlarından birisidir. Savaşın kaybedilmesi demek Anadolu’nun kaybedilmesi demekti.
30 Ağustos, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk ordusunun zaferi ile sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biridir.
30 Ağustos, ülkemizi parçalamak ve milletimizi esaret altına almak isteyen devletlere karşı, zor koşullarda milli birlik ve beraberlik ruhu içinde kazanılmış bir zaferdir.
30 Ağustos, yurdu yurt yapan bu toprakların vatan olmasını sağlayan bir zaferdir.
30 Ağustos, bir devrimin başlangıcıdır. Bir yıl sonra Cumhuriyetin ilan edilişidir.
30 Ağustos, tarihimizin en gurur verici zaferidir.
30 Ağustos, Vatan toprakları işgal edilerek yok edilmek istenen, kendi yurdunda esir edilen milletimizin, Atatürk’ün önderliğinde yeniden dirilişi, yeniden şahlanışıdır.
30 Ağustos, genç cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte medeniyet yolunda yeni zaferlere doğru yol alınmasıdır.
30 Ağustos, dünyada ilk kez mazlum, ezilen, sömürülen, batının etkisi altında kalmış bir milletin bağımsızlık savaşıdır.
30 Ağustos, 100 yıl evvel baş kumandan ulu Önder Atatürk‘ün hür ve bağımsız Türkiye uğruna düşmanla canla başla mücadele edip onları bozguna uğrattığı gündür.
30 Ağustos, 19 Mayıs 1919’da başlayan Milli Mücadelemizin 1922’de kazanılan Büyük Taarruzla hedefine ulaşmasıdır.
30 Ağustos, Türk milletini Anadolu topraklarından çıkarmak ve tarihten silmek isteyen korkunç ve hain zihniyete karşı kazanılmış bir zafer düşmana verilmiş bir derstir.
30 Ağustos, bir milletin yeniden dirilişi vatanımızın kurtuluş günüdür.
Ne diyordu Büyük Atatürk; “Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir gayeyi elde etmek için gereken vasıtadır. Gaye, fikirdir. Zafer, bir fikrin elde edilişine hizmeti nispetinde kıymet ifade eder. Bir fikrin elde edilişine dayanmayan bir zafer ölümlü olmaz. O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muharebesinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir alem doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına zafer, boşa gitmiş bir gayret olur.”
Ruhları şad olsun. Vatan size minnettardır.
Sağlıcakla…
Damga gazetesinden alıntıdır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL